YÖNETİM KURULU BAŞKANI'NDAN

image description

‘Sanat, Hakk’ın tecellisinden bir görünüştür’ diyor Hz. Mevlâna. Yaratma, Hâlık’ın sanatıdır. Sanatçının atölyesi ise Allah’ın boyasıyla boyanmış varlık âleminin renk ve güzelliklerini sergileyen bir tezgâhtan ibarettir.

Düşünce geleneğimizde sanatın, İslam estetiğinin menşei vahiydir; bütün sanatlar O’nun güzelliğinden payını alır. Sanatçı, Mutlak Güzel’e duyduğu aşkla, kemâle ermek arzusuyla çıktığı sonu bilinmez bir arayış yolculuğunda ilerler durur. Nereye gitse, neye baksa, Eşrefoğlu Rumî’nin tabiriyle “Hakk’ın cemâlini ayn-i basîret ile müşahede eder.” Bu arayışta sanatçının keşfettiği form/remiz yine onun akıl, kalp imbiğinden süzülerek kristalleşir. Onun eliyle biçimlenip, biricikleşir. Böylece duyuştan duyuşa farklılaşan bir derinlik, apayrı ve yepyeni anlamlar kazanır.

Sanatı üreten düşüncenin özünde insan olmaktan kaynaklanan bir sınırlılık mevcuttur. Duyular dünyasında her şeyin haddi hududu çizildiğine, eylemler bizi çerçeveleyen kalıplar içinde dönüp durduğuna göre, nihai ve sonsuz iyiliğe erişeceği anın özlemiyle yaşayan insan ne yapmalıdır? Çerçevenin içinde üretilebilecek çözümler varoluşumuzu nasıl konumlandırdığımıza da bir cevaptır. Sanatçı için bu gibi kritik soru ve sorunlar hikmete, hakikate ulaşma imkânı taşırlar. Poetik kabiliyetleriyle bizim sanatımız, içkinden aşkına evrilme serüvenimizde yolumuzu aydınlatan bir rehber olabilir.

Çerçeve aynı zamanda mekânı, mekânsal boyutları vurgular. Mekânların arayış hâlinde gezinen ruhlar sayesinde gerçek anlamına vasıl olması ne güzel! Nitekim yedi tepeli İstanbul’un kent peyzajına yönelmiş bakışlar, tam da burada asla tekrarlanamaz bir sanatkâraneliğin anıtlarıyla buluşuverir. Ancak çarpıcı husus şudur ki; gözün kavramak için çerçeve içine aldığı bu büyüleyici tablo, bir anlamda var olandan daha güzelini ortaya koymanın imkânsızlığını da açık etmektedir. Yani orada; tepeleri çil çil donatan kubbelerin efsunlu güzelliğinde, göğe doğru kalem gibi açılmış narin minarelerin zarafetinde, billur çeşmelerin inci gibi yazılmış altuni kitabelerinde, mütevekkil bir edayla toprağa eğilmiş oyalı taşların Hüve’l-baki fısıltılarında “Mutlak Güzel”e teslimiyetin terennümleri gizlidir.

Yeditepe Bienali’nin ikincisini, Fatih’te, Suriçi’nin eşsiz güzellikteki mekânlarında gerçekleştirmekten, yurt dışından ve yurt içinden birçok önemli sanatçımızı Süleymaniye Külliyesi İmareti Darüzziyafe, Nuruosmaniye Camii Mahzen, Yedikule Hisarı ve Fatih Cam Küp Sanat Galerisi’nde sanatseverlerle buluşturmaktan son derece mutluyum.

Bu vesileyle güzelin peşindeki yolculuğumuzda murat edilenin gerçekleşmesini, sanatın ruhumuza, duygu ve düşünce dünyamıza derinlik kazandırmasını temenni ederim.

M. ERGÜN TURAN
Fatih Belediye Başkanı